Köprübaşı..



Aslan Hala, Mahir Abi ve Gül Hala.. 
Şahin dedemin sağlığında, Vezirköprü – Havza arasındaki Köprübaşı Köyündeki  akrabalarımızdan atlarla geliş gidişlerinden sıkça söz edilirdi. Köprübaşı, hakkaten köprübaşı.. Kıyma Çayın kenarına kurulmuş yeşillikler içinde güzel bir köyümüz.

Babamın notlarına göre -artık nereden, nasıl ve neden ayrıldıkları ile ilgili bilgi yok- Köprübaşı'ndaki Şınaho'lar, Eztemur dedenin kardeşinin oğlu. 
Araştırdığım kadar ile -bence- bu bilgi aktarımında bir yanlışlık var; Köprübaşı'na yerleşenler Hacımaf'ın kardeşi veya yeğeni.
Babam bu kişinin adını Mahir olarak yazmış.Mehmet Yıldız abi ise Nasuh diyor (!) 
Gel de çık işin içinden.. Düzenli kayıt tutulmayınca, mevcut kayıtlara ulaşamayınca, aidiyet ve sosyal ilişkiler zamanın çarkında erozyona uğrayınca kim, kimdir, neyimdir? yok olup gidiyor. Bizden sonrasına da ne olur bilemiyorum..

Neyse ben yakaladığım yerden unutamadıklarımı yazayım.. 
Köprübaşından Fatma Yıldız ve Nurgül Yıldırım Sinop Öğretmen Okulunda okuyor, çarşıya çıktıklarında bize uğruyorlardı. Diğer akrabalar kimlerdi, bilmiyor, tanımıyordum.  Merak ettim. Bir yaz günü atladım otobüse Vezirköprü’ye gittim. Fikriye Teyze sevindi. Nurgüllerde kaldığım bir akşam, onların akrabası Metin isimli bir arkadaş ile tatlı bir şarap içtik. Aman Allahım o tatlı şarap beni öyle çarpmıştı ki, anlatamam. Rasim Amca'ya o akşam herhalde çok çektirdim. Misafir gittiğim evde çok mahcup olmuştum. 
Sonraki yıllar, Nurgül benim görünmeyen kız kardeşimdi.

Sonra Köprübaşı.
Mehmet Yıldız Abi ile Alanya'da..
Orada da tanıdığım için önce Fatmalara gittim. Fatma beni diğer akrabalara ile tanıştırdı. Mahir Yıldız, Bozkurt Yıldız, Mahmut Yıldız dört kapı gezdim. Hepsi severek karşılamışlardı. Benim niyetim tanışıp, akşama dönmekti ama Fatma’nın abisi Mehmet Yıldız beni bırakmadı. Aha ayakkabı aha gömlek .. yürü dediler bize adam lazım..Yakın bir köyden ağaç kesimi almışlar, gittik. Onbeş gün ormanın içinde çalıştık, naylon çadırda yattık. Benim görevim traktör ile kütükleri depoya çekmekti. Son akşam kuzuyu çevirdik. O yıldı galiba Fatma'nın abisi Mahmut'un (Poker)  gelin almasına Tavşandağı'na gittik, geldik.Düğünü yaptık.



40 sene sonra Bozkurt Yıldız Abi ile..
Mahir Abi sağdı, kızımı kucağıma almıştım "olmuyor böyle" demişti.
Doğan Acar Abi bakkala yardım ediyormuş, yanına gittim. "Erik kaça? dedim. "10 lira" dedi. "5 liraya ver, hepsini alayım" dedim. "Olmaz" dedi.  Olurdu, olmazdı epey uzattım. Kızarmaya, ufaktan sinirlenmeye başladı, çaktı çakacak..Kucaklaştık.
Sabahat Yengemin cenazesinde Nihal ile karşılaştık, "başımız sağolsun amca" diye elimi öpmeye çalışmıştı (!)
Sezer'i, Güzin'i, Meral'i, Şamil'i, Ahmet'i, Arif'i, Doğan'ı, Ayşegül'ü, Nihal'i, Ayşe'yi, Serap'ı, Sevda'yı, Mustafa'yı, Osman'ı.. ve şimdi isimlerini unuttuklarımı muhabbet, ölenleri rahmet ile anıyorum..






Yorumlar

Popüler Yayınlar