Zehra Haminne ve Cevdet Kerim İncedayı



Hamınnem Zehra Altay

Kazım Altay, Hamınnem Zehra ve annanem Şaziye Erdoğan



Cevdet Kerim İncedayı düğün


 1946-47 Ulaştırma Bakanın Cevdet Kerim İncedayı.( Geriye dönüp bakan ) 


“Hanım” ve “anne” sözcüklerini taaa  o zaman mı birleştirmişler, bilmiyorum. Annemin annanesine, “haminne” derdik.
Hayal meyal hatırladığım bu kadın unutamadıklarım “arasındadır.
Zehra Haminne’nin başında hep siyah tonlarda bir tülbent vardı. Minyon tipli, zayıf, asık suratlı ve kamburu çıkmış bir kadındı.
Annemin anlattıklarına göre haminne; Çerkes değildi. Gelin olarak geldiği Bektaşağa’da Çerkesceyi öğrenmişti. Büyük dede (adını şimdi hatırlayamadım) Kurtuluş Savaşı yıllarında cephede ölünce, genç yaşta iki çocuğuyla (annemin annesi ve dayısıyla) dul kalmıştı. Annemin dayısı Kazım Altay’ı zor şartlar altında okutmuş, tarih öğretmeni olmuştu. Annanem ise köyde kalmış.
Zehra Haminne’nin, - çocuk aklımla benim bile hissettiğim - oğlu Kazım ve kızı Şaziye üzerinde dayanılmaz bir otoritesi vardı. Son sözü, hep o söylerdi.
Büyük dayım Kazım Altay; tahsil yıllarında annemi, iki teyzemi ve dayımı hep himaye etmiş.
Rahmetli annem her seferinde keyifle anlatırdı;  Zehra Haminne ile Cevdet Kerim İncedayı teyze çocukları imiş. İncedayı, Ulaştırma Bakanlığı yaptığı dönemde Hamınne’ye tren ve gemi biletleri yollarmış. Cevdet Kerim 1951'de ölmüş,  Bülent abim 1952'de doğunca Kerim adını vermişler.

İnternet ortamında İncedayı'lardan birini bulabilir miyim diye araştırdığımda, Cevdet Kerim'in torunu olan Selin İncedayı'yı buldum. Annem ile Selin hanımı telefonla konuşturdum. Her ikisi de çok mutlu oldu. Hele annem... Günlerce bu telefon konuşmasından duyduğu mutluluğu göz yaşları ile anlatıp durmuştu. 
Selin Hanım görüşmemizde,  amcası Cevat Kerim'in oğlu Babür Kerim İncedayı'nın Sinop'a bir tarihte geldiğini, akrabalarını aradığını ama bulamadığını anlattı. Çok üzüldük bu duruma.
Yıllar böyle işte.. Acımasız.! 
Sinop'ta koca bir mahalleye adını ver, ulaştırma bakanlığı yap, geri dön çocukların- torunların senden yana bir iz-akraba bulamasın!!

Mustafa Okten Engin ya,hafizami zorluyorum,Ben Rahmetli Bulent agbini taniyorum,Peki sizin Fahrettin ve Enderle, Aydinla akrabaligin var mi?

Baytema Engin Özdemir Var.Bildiğim kadarıyla Babamın halası Zekiye Erdem.Onların yengesi.Ayrıca, sizin evin orda,tek katlı bahçe içinde küçük bir ev vardı.Bahçesinde hatta bir erik ağaçı vardı.Şimdi adını unuttum o teyze Zehra Hamınnenin kardeşi  idi.

Mustafa Okten Benim bilgisayarin hafizasi biraz eskidigi icin yavas calisiyor, parcalar yavas,yavas yerine oturuyor,evet hatirliyorum, ayrica Fahrettinin babasi Kazim amcada Cumhuriyet ilkokulunun muduru idi..


Türkan Karabulut Ah Bülent,bence Türkiye'nin büyük kayıplarından biri o.Tüm insanlık vasıflarını üzerinde taşırdı.Mükemmel ötesi bir insandı.Kazayı ve sonucunu duyunca şok geçirmiş,dakikalarca konuşamamıştık.PTT'den Türkan abla (Aydemir) aramış ve doğru mu söylenenler,diye sormuştu,öyle öğrenmiştik.Hasibe teyzeden gizlene gizlene o balkonda sigara içerdik.Hala içimiz yanıyor.

Türkan Karabulut Zehra Haminne'yi ne gördüm ne duydum,ilk kez senden duyuyorum Engin.Yazıların müptelası oldum,her gün ilk işim bilgisayarı açıp 'bugün kimleri göreceğiz bakalım' demek oluyor.Ne güzel bir iş yapıyorsun bilsen.

Baytema Engin Özdemir Mustafa Okten Erdem'ler ve Özbek'ler benim bildiğim bu kanaldan akraba.Ve onlarda bizim köylümüz. Tabi bunlar nereden baksan 100 senelik mevzular.Bilenler birer birer gidiyor. Bende kendi çapımda-yaşımın erdiğince- kulağımdakileri, yaşadıklarımı, hatıralarımı yazıya dökmek.Araştırmak isteyenlere ve çocuklarımıza ipuçları bırakmak istiyorum. Nejdet-Cliasun Ünaldı abileri bilirsin.Onlarda babamın halasının oğlunun çocuklarıdır. Sana tarif etmeye çalıştığım, bahçesinde erik/dut ağacı olan evde İlhan dayım Sanat okulunu okumuş.Adı İlhan Erdoğan.Sonra petkim'e geçti.Dayım sizden bahsederdi.Yine yanlıış hatırlamıyorsam., senin büyük abinle akrandı.

Baytema Engin Özdemir Ya bir insan bu kadar mı mütevazi olur, bu kadar mı abi olur..Onu tanıyıpta sevmemek ne mümkün....ben ölümünden sonra araştırdım.Bülent abi elektronikçiydi. Ya bir sürü akademik ödülü varmış,tabi bizim veya benim bunlardan hiç haberim yoktu. ODTÜ'de Bülent abi için bir salona ad vermişler, her yıl adına burs verilmiş.vs vs. yazdım onları da. Yazmasak unutuyoruz abla.Aklımın erdiğince yazacağım.Bizi tanıyanlar tarafından çok güzel,çok duygusal tepkiler alıyorum, bu beni teşvik ediyor.


Türkan Karabulut  Evet, ben gittim gördüm onu,hem şeref listesinde adı var hem de Bülent Kerim Altay kürsüsü var.


Ali Küçükdemirci  Bülent abi gerçekten ayrı bir kişiydi çok mütevaziydi.

Yaşar Kandemir Köyünü çok sevdiğini biliyordum rahmetlinin. Hemen hemen her gece çapeye gelişini de. Bana haber vermediği için de çok sitem ederdim. Hani derler ya adam gibi adamdı. Işığı bol olsun..

Mustafa Okten Evet kardesim,dedigin gibi gercekten eskileri hatirlamak ve yarinlara tasimak buyuk olay,hele de ilk ve dogru agizdan olunca ayri bir zevk veriyor her ne kadar huzun dolu ise de buyuk bir is yapiyorsun,en azindan Laga,luga yok, bu da isin ayri bir zevki,
Demek ki bu durumda Mustafa Erbil'in annesi Sevinc teyze ve buradaki Fatih'in annesi Sevinc teyze de size akraba oluyorlar cunku onlar da Nejdet ve Cilasun agbilerle ayrica Ihsan hoca ile akrabalar,
Ya yazdikca neler cikiyor degil mi,eskileri yasamak ayri  bir duygu.Yolun acik olsun..

Mustafa Okten Senin dedigin Ilhan Erdogan agbi herhalde amcalarimla yasittir .Çunku Ali agbim benden sadece bir yas buyuk,onun tanidigini tanimama imkan yok,ayrica İhsan hocanin sanat okulunda ogretmenlik yaptigi zamani  cok iyi hatirliyorum,o zaman Ben 14-15 yaslarinda idim ve sanat okulundan(ozel nedenlerden dolayi cikmazdik.:))

Baytema Engin Özdemir Aliyi, ablanı biliyorum bende o kabak kafalıyı ben büyük abin olarak biliyordum, amcanmış. Doğrudur. Dayım yanılmıyorsam 1940 lı çünkü. İhsan Aldemir abinin annemden akraba olduğunu biliyorum. Ama Necdet abiler bana babamdan akraba (halasının torunu) İhsan abi ile Nejdet abinin akrabalığını bilmiyorum. Evet yazdıkça o kadar çok şey çıkıyor ki..Aha da hatırladım bak Sabriye Teyze..ulen günlerdir kafamı kurcalıyordu, neydi, neydi.. Sabriye  Teyze. hay allah ya, .. Günlerdir aradığım isim tık diye düştü. Sabriye teyzenin sizin evin orda tek katlı, bahçe içinde, bahçesinde erik ağacı olan eski bir evi vardı. O evin sahibi. Biz küçükken 1967-68-69 hatta 70 olabilir, annemle gelirdik oraya. Necdet abilerin annesi Kadriye teyzeye gelirdim, bayramlarda (bak onu da hatırladım yanağında veya çenesinde ben gibi bir şey vardı) heh heh.. ulen kafamı açtın yav..Evet Mustafa Erbil bir bağımız var ama Hacı amcadan mı, annesinden mi bilemiyorum. Benim en büyük sorunum,  annemin babamın Bektaşağalı olması.Herkes akraba.. Bu sefer ben dereceleri ve yeni jenerasyonları, yeni bağlantıları karıştırıyorum.

Mustafa Okten Yok oglum,Mustafa Erbil'le anne tarafindan akrabasiniz,ulan gülüyorum,Sabriye teyzeyi hatirlamam mı,hatta onun avlunun icinde yan avluda Muzaffer (seytan) amcalar kalirdi, az mi incir ve dut çalardik onun bahceden,ne gunlerdi ya.

Mustafa Erbil Alman kardesim senden daha iyi hatırlıyor.

Mustafa Okten Biz Incedayiliyiz,o kadar ihtiyarlamaduk.


* Türkan Karabulut ablayı da yakın zamanda kaybettik.

Yorumlar

Popüler Yayınlar