Pali




Babaannem ve Pali..

Babaannem takmıştı adını “Pali”. Önüne konanı “ ye “ demeden asla yemezdi. Cinsini bilmiyorum, siyah beyaz renkli, avcı bir köpekti. Tüfeği görür görmez, atlaya zıplaya ormanın yolunu tutardı. Yabancı tavuğu dahi bilir, evin önüne sokmazdı. İsmet Amcam av maceralarındaki Pali’nin gözüpekliğini anlatırdı. Evin etrafında gezen kendinden iri köpeklerle kavgaya girişirmiş. Komşularımızın köpekleri taa yoldan geçerken Pali’nin yanına gelir adeta selamlaşırlardı. 
Öküzler arabaya koşulduğunda o çoktan yola çıkmaya hazırdı. Gelmemesi gereken bir yer varsa, bir kere emir verirdin, “Hayır..! ”  Tıpış tıpış geri dönerdi.

Pali, kolayına havlamazdı. Havlıyorsa mutlaka dışarıda bir şey vardı. Gece saat kaç olursa olsun, çıkar bakardık.
Evin insanını daha avluya girdiğinde tanırdı. Yerinden doğrulur, kişinin etrafında “hoş geldin” der gibi bir tur atar, gider yatardı. İnsanlara yılışıp, sırışmaz; sevmek isteyenlere de pek yaklaşmazdı. Evin içindeki konuşmaları adeta dinlerdi. Ses yükseldi mi, o da başını kaldırır, kulaklarını dikerdi.

Pali, yaşlılıktan eceli ile öldü. Hepimiz üzüldük. 
Kapımızdan köpek eksilmedi ama hiçbiri onun gibi olmadı, hiçbirini Pali kadar sevmedik.

Yorumlar

Popüler Yayınlar