Bektaşağa adı ve İlk Yerleşim



*Bu doküman, Haziran 2019 yılında gerçek kişilerle yapılan ropörtajlardan yazıya dökülmüştür.
Beyti Albayrak. Keyifle ve heyecanla büyük dedesi Bektaş' ı anlattı.
Beyti Albayrak'ın soy ağacı..

















BEYTİ ALBAYRAK
Bugün “Bektaşağa” diye anılan köye bilinen ilk yerleşim,  Çarşamba taraflarından gelen Bektaş  ve akrabaları tarafından oluyor. (Tahminen 1839-40’lı yıllar)  Karasu Çayı’nın batı tarafına yerleşip, besicilik yapıyorlar. (Bugünkü Yeniköy)
Bektaş Ağa dedenin üç kızı varmış. Gülsüm olan, Beyti’nin annesi.
Jajiy ve yanında birkaç akrabası geliyor. Biz diyor Kafkasyadan geldik, buraları beğendik, yerleşmek istiyoruz. Bektaş Ağa, gelin diyor, çoğalalım, biz de yalnızız. Kendi evlerinin üst tarafındaki ormanlık alanı gösteriyor.  (bugünkü, Ormancı İsmet Amcaların evinin, Kara ağa Mehmet’ın evinin önü)
Jajiy, sonrası günlerde açtıkları ormanlık alan içine yeni aileler getiriyor. Jajiy’in mezarı üçgen alanda olduğunu söylüyor. Bektaşağa köyüne ilk giriş yeri (bugünkü beton köprünün kuzeyinde yaklaşık 500m. aşağıdan) imiş. Çayın üzerine yapılan ilk ağaç köprünün bir ayağı selden yıkılmış. Beton köprünün ne zaman yapıldığını bilmiyor.

Konuşurken bir anısını anlatıyor Beyti  Abi. Askerden jip ile kaçan Vehbi (Sarı Rıza amcanın yeğeni olduğunu söylüyor) jipi  çaya düşürüyor. (Ben Vehbi Kocaer’dir  diyorum o. Ama o soyadını hatırlamıyor. Nejat Uçar ile o yıllarda kamyonculuk yapan Vehbi Amcanın soyadını ben Kocaer olarak biliyorum.)
* Ali Küçükdemirci'den düzeltme geldi. Vehbi Amcanın soyadı BAKAL miş. Vehbi Kocaer  bizim akranımız.

Bir başka hikayede Hamdi Gökşen’den geldi. Ali Albayrak anlatmış; 
Ali Albayrak'ın anneden dedesi Bektaş Ağa’nın 4 kızı varmış.  Zarjıbey’in (!)  5 erkek çocuğunun 4'ü ile evlenmiş. (!)  
Ali Albayrak'ın babası Bektaşağa köyünün muhtarı imiş.
1949 yılında Delitepe'de cumartesi günü hıdırllez kutlaması bitince tören dağılımına yakın bir kişinin yarın neredeyiz sorusuna,  “ yarın Bektaşağadayız” demiş. Kençotlular'dan bir tellala görev vermişler halk dağılmadan  "Yarın Bektaşağa vaaar.." diye duyuruda bulunurlar ve Bektaşağa'da hıdırellez böyle başlamış.
* Benim bulduğum başka kaynaklarda ise bu tarih 1946.



NECMİYE ALDEMİR (Birge yenge)
Yidzer sid? Çerkesce mi söylülecem..Şakirko Kazım yıpşaş.  Se simokoş.. ama Abzahme se kadıguah. Diyaloğu ile sohbetimize başlamıştık.

Bizim mezarlıkta, Mahmut Kahya’nın mezar taşında Eztemur oğlu diye yazıyor. Eztemur’un ve Jajiy’in mezarı nerede? Bir bilginiz var mı?
Necmiye Yenge, Zekiye Halanın İlyas Amcama (beton köprüyü geçince sırttaki üçgende ve onun karşısındaki avlu ile çevrili  mezar tahta-taşlarının olduğu yeri ) temizlettiğini söylüyor. Avlu tutturdu. Üçgende mezar baş tahtaları vardı. Zekiye hala üçgenin karşısındaki yeri “ burada benim akrabam var “ diye her sene temizletirdi.

Ben gelin geldiğimde iki yol vardı. Biri buradan geçiyordu Arap Köye gidiyordu, diğeri camiye giden yoldu.  Benim kaynım İhsanın babası, taşları birbir ala ala kendi yerine kattı.İki tarafta tutuluydu. Zekiye Hala her sene burayı İlyas’a para vermeden temizletir, tamir ettirirdi. Zekiye Hala ölünce İsmet ( günahkar olmim) direkleri söki koyi, söki koyi.. Avluda kayboldu direkte kayboldu. Kaynım Çastenko (Recai’nin dedesi) bastonla gelir İsmet’e kızardı. Burada mezar var derdi. Atifetgilin su aldığı yer orası.
Jajiy’in mezarı burada anıt mezar yapalım buraya, salma yapalım dediler. Olmadı. Hıdırellez günleri buraya insanlar geliyor. Ateş yakıyorlar. Rakı içecekler. Burası mezar deyince toplanıp gidiyorlar. Ben 100 yaşına girdim. Muhtara dedim, buraya gelen ilk Çerkes burada yatıyor, buraya bir mezar yapalım dedim. Hiç ilgilenmedi.
Birge Yengenin elinin üzerine yaprak sarmış. Et getiren ot ( Lisevuş ) diyorlarmış .
Kara Yaşarın (Akay) annesi otlardan ilaç yapardı. Ama kimseye göstermezdi. Çakıcı dayımın karısı da ilaç yapardı.
Rıza Dayıdan duyduğum buraya ilk gelen Jajiy. Burası bir ailenin derdi Rıza dayı. İhsanın babası mezar taşlarını ala ala samanlık yaptıydı.
“Şu yazıda toplanalım, çoluğumuz çocuğumuz tanışsın” diyorum. “Bu köyde sadece Çerkesler yok, ayrımcılık olur”  diyor Kamuran  Abla. Ben de, “Haklısın, Çerkeslerden öncede buralarda oturanlar vardı. Onlar gitti, Çerkesler  geldi.  Çerkesler gidecek başkaları gelecek. Benim derdim nüfusu bu köyden olanları senede bir gün bir araya getirecek bir organizasyon” diyorum.

Necmiye Yenge de, “Tımıjın Naim’in bir oğlu bir kızı var. Oğlu Almanla evli. Gelin her sene köye gelmek istiyormuş. Nüfus kağıdında  Bektaşağa yazan herkes gelsin, ayrımcılık yapmayalım “ diyor.

En son İsmet’in yanına gittim bi sevindi sevindi. Lav abin mi? Yok amcam.Ben Dilaverin oğluyum. Heee.. İhsan’ın babası Rıfat Dayı, Kazim Altay’ın halasının oğlu.

* Birge Yengeyi'de Kasım 2019'da kaybettik. 


ŞÜKRİYE KÜÇÜKDEMİRCİ
86 yaşında. Babamın adı Mevlüt Benk. Annemin adı Fehime ( Haçeşko Ömer’in kızı ) Annem Bektaşağalıydı. Mahmut Kahyanın adını uzaktan duydum, kendini görmedim.
Arap mahallesinde Adigeler gelmeden Araplar varmış. 1955’te gelin geldim. Burada hiç meyve ağacı yoktu. Dut, incir kimsenin evinin önünde yoktu. Çoğu kendi kendine çıktı.  Demirci Ramazan tarihi çok severdi, derdi ki;  Buraya gelen Adigelerin aklında geri dönmek vardı, onun için hiç fidan dikmediler. “ Bizim Dağyeri’nde dedemden kalma incirlerimiz vardı. Burada yoktu.  
Afiyet yengenle annemden akrabalık var.
Köy eskiden kalabalıktı, çok güzeldi. Köyde herkes birbirini tutuyordu. Bu köyde herkesin yeri belliydi, kavga dövüş hiç olmadı.



NEVZAT TOPÇU
Bektaşağa’nın adı nerden geliyor? Bektaşi  denen kişi Çakallık denen yerdeydi. Bektaşinin yanına Jaji gelmiş. Daha sonra anlaşamamışlar. Bektaşi buranın adı Bektaşağa olacak demiş, Jaji, Jajiköy olacak demiş, anlaşamamışlar. Buranın adı Jaji köydü. Köyün ilk giriş yeri Kara Ağanın evinin alt tarafındaydı. Hakojey dediğimiz bugünkü Sinop –Erfelek yolu üzerindeki sapaktan da köye giriliyordu. Oradan da Sinop’a gidiliyordu. Afiyetlerin evinin önünde mezarlık vardı. Çobanköylüler oraya bir dönem bizim mezarlığımız diye sahip çıktı.






Nevzat Amca Bektaşağa adı nerden geliyor ? Arap köyün adı nerden geliyor?
Burada Araplar vardı. Çerkes yoktu. Bir ara köy Erfelek’e bağlandı, bizim köylüler istemedi. Buradan Erfelek’e gitmek zor geliyordu. Bektaşağa’nın Sinop’a bağlanması muhtar Kızbeçko Fehmi (Yılmaz) zamanında oldu. O epey muhtarlık yaptı. Ondan sonra Atabek muhtarlık yaptı. En iyi muhtarlık onlar yaptı.


ÖNDER ÇELİK
Demirci Ramazan, “Aha burada Arap’ın mezarı vardı” derdi. Şakirko’ların orda.  Ayak ucundan kurna, taşlar vardı. O mezar sonra darmadağın oldu. Tek mezardı o.  Şevket Uçar’ın annesi Adile, Arap’ın soyundan geliyor diye anlatırdı Demirci Ramazan.
İhsan dayılarının orda mezar vardı. İzzet orayı ormanın diken kırpma makinası ile dikenleri kırptı. Öküz arabası yolu orasıydı. Demirci Ramazan  orayı meşe direkleri ile telle çevirdiydi. Muhtarlık seçiminde orası dile geldi. Burada mezarlık var, çevirelim diye. Ali Dayıdan da dinledim (Hikmet Albayrak’ın babası, Beyti’nin amcaoğlu) Bektaşağa’nın mezarı aşağıda, çayın kenarında. Beytinin dediği yerde. Jajiy’in mezarı yukarıda Beyti’nin dediği de doğru  olabilir.

Ayhan hoca (Atabek) Erdem Amcanı çağırdı, bu size ait köprü dedi. O’nda babasından kalma Arapça belgeler var. Amcan Nurettin Sun’a (Daksük) köprüyü genişlettirdi. Çok su geliyordu oradan, köprünün üstünden aşıyordu su.

İLYAS ÖZDEMİR
Halam Zekiye (Erdem), Huaj Mahmut’un değirmenine inen yolun kenarında , “ Burada dedelerimiz var “ diye mezar yerini temizlettirirdi. Sonradan 1940’lı yıllarda Caminin yanı sonradan mezarlık oldu. İlk mezarlık Jajiy’in mezarı, İhsan Aydemir Hocaların evinin önündeydi. Okulun Köprüsünün aşağı tarafındaki yan duvarında 1888 tarihi vardı. İlk yapıldığında Okulun Köprünün altında taşların birinde de Arapça ” Eztemur Hayratı” diye yazıyordu. O derede çok su vardı, arabalarla taş alırlardı.


YAŞAR KANDEMİR
Arap Köy adı nerden geliyor? Bu adı araştırırken,  'Alevilerin Yerleşkeleri' araştırmasında rastladım;  Erfelek’in Şahaneköy diye geçen köyünden Arapça isimli bir hanım beyinden kalan mirası kendi üzerine geçirmek üzere mahkemeye gidiyor. Mahkemeye konu olan yerler içinde Arap Köy adını okumuştum. Bektaşağa'da Arap kökenli vatandaşlar var mıydı? Sizin bilginiz nedir?

Tuhukun Ahmet, Birgenin ninesi, Uzungürgende Şeyh Mercanın Hasanlar…  Arap kökenli.
Cumhuriyet döneminde yeniden bir yapılanmaya gidiliyor. Osmanlıda  ” divan” diye adlandırılan yerleşimler “köy “ diye yeniden yapılandırılıyor. Çerkesler buraya yerleşince sahiplenmeye başlıyorlar. Köy isimleri verilirken o zamanın Çerkes büyükleri, “Bu köye yerleşmemize sebep olan Bektaş Ağa’nın ismini verelim “ diyorlar.  Ben bu bilgiyi öğretmenlere o zaman yaptırılan “köy incelemesi” ödevimi hazırlarken aldım. Ama kimden aldım şimdi hatırlamıyorum.
Bektaş Ağa’nın ve Jajiy’in bir anıt mezarını o üçgene yapsak iyi olur.
Yetim kalmış kızları buradan saraya yollamışlar.

Benim babamda çocuğu doğduğu haberini alınca askerden kaçmış.  Cezası  idam imiş. Yakalanmış, Kastamonu’ya götürmüşler.  Bu idam, asılma olayı çevrelerinden duyan-gören çocuklar bir yerde idamcılık oyunu oynarken bir çocuğu asıyorlar ve çocuk ölmüş. Bunun üzerine idam cezası kalkmış. Babamı Sinop’ta hapse atmışlar, cezası  Cumhuriyet İlkokulunun yapımında çalışmak olmuş. Kadir Amcam ben babanın o parası ile okudum derdi. Babamın o yıllarda kahvesi vardı. Amcam Boyabat’ta öğretmendi, babamla tartıştı “Neden okula yollamıyorsun “ diye. Gerze’nin yandığı 1956 da ilkokulu onun yanında bitirdim. Faik Hoca bize burada matematik dersinde hep aynı problemi anlatırdı. Kastamonu  Öğretmen okulu sınavlarına  İhsan hoca ile Cumhuriyet ilkokulunda imtihana girdik. İkimizde kazandık.  Bütün masrafımı Kadir amcam üstlenmişti.

Bektaşağa köyü ile ilgili yazılar yazarken sanaldan bir bayan bana “Sizin köyde Alevi var mı?” diye sordu. Bilmiyorum dedim. Enver Akay’ın muhtarlığında hıdırellez alanının dışarıdan gelen esnafa parselasyonunda  çalışıyordum. Yer beğenmeye gelen esnafın biri  akşam ezanını duyunca “Yav burada camide varmış” dedi. Ben güldüm, var var dedim. Siz bu köyü alevi köyü sandınız galiba” demiş, köyümüzün adı ile ilgili demin anlattığım bilgiyi vermiştim.

Ömer ile Zeki Özcan bizim buraya gelirdi, top oynardık. Bir akşam geç oldu, bunlar evlerine gidemiyor. Ben bunları götürdüm. Dönüşte hava iyice karardı. Kürt Hasanın orada yerde yatan koca koca şeyler gördüm, korktum. Sizin değirmene doğru kaçtım. Çayı geçtim. Çapeyi nefes nefese çıktım. Ertesi gün aynı yere gittim. Kavlanları kesmişler, yerdeki kütüklerden korkmuşum.  

Bir de okulun deresinden de şeytan var diye korkardık. Onun hikayesi de şöyle; Bektaşağa’nın delikanlılarının Arap Köyüne düğüne gelmelerine kızarlarmış. Bir gece zekes dönüşü Arap köyünün gençleri köprünün altına girmişler çarşaflarla, ıslıklarla bunları geçerken korkutmuşlar.


AFİYET ÖZDEMİR
Beyti dedesini anlatırken Jajiy’in yanında akrabaları olduğunu söylüyor. Karaağa Mehmet kim? Diye soruyorum. 
Yengem dedemdir diyor. Bu köye ilk gelenlerden biri dedem Blanabze Karaağa Mehmet olabilir. Jajiy de Blanabze idi. Bir akrabalığı olabilir ama ben tam bilmiyorum. 
Benim babamın adı Soğmafko  Mehmet Ali idi.
Mahmut Kahya’nın yaptığı ev Küçük Dede ile bizim evin arasındaydı.  Evin altında ahır üstünde ev vardı. Küçük dedeniz orayı ahır olarak kullanıyordu, üst katını siz görmediniz.
Benim gelin geldiğimde Mahmut Kahya yoktu.
Çaydaki Hala (Nazire Özcan) kaçtı, Zekiye hala (Erdem) da kocaya kaçarak evlenmiş. Çipi Hala zingir zingir  davulla gidecem dermiş. 
Dedenin gözü çakırdı, Çipi halanın ve Zekiye halanın gözü de çakırdı, diğerlerinin gözü kahve rengi idi.
Ben buraya Amcanı çok severek geldim.
Değirmeni Mahmut Kahya yapmış. İlk yapıldığında ağaçmış. Yangın olunca birketten yaptılar.


Bizim evin önündeki düzlükte (İhsan’ların samanlığının önünde) dedem Eztemur orada yatıyor diye Zekiye Hala, İlyas Amcana orayı temizletirdi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar